RIZA ONUR

RIZA ONUR

Rıza Hocamızın yazısını teknik hatalarımız sonucunda gecikmeli olarak yayınlamak zorunda kaldık,RIZA ONUR Hocamızdan ve tüm okurlarımızdan,izleyicilerimizden özür dileriz
site yönetimi

HAYDAR BEKTAŞ 'I ANLATMAK
Benim köyümde;
saygı sevgi emeğe değer üst düzeyde, hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık görünmezdir.
Ben 20.07.1953 doğumluyum. İlk öğrencilik yıllarımın en önemli anısı 27 Mayıs 1960 olayıdır. Bu olayı bize öğretildiği gibi değil de Hasan İzzettin Dinamo’nun “Kutsal İsyan”ı okuyunca yorumlaya bildim. İlkokulu bitirene kadar hiç köyün dışına çıkmadım. İlkokul diplomamdaki siyah-beyaz fotoğrafta köye gelen fotoğrafçıya çektirilmişti.
Beni ortaokula kayıt için
Haydar Ağabey Tokat'a götürdü.
Ve yarıyıl tatiline kadar köye dönemedim.
Anamı özledikçe, kimse görmesin diye, okulun tuvaletinde ağlıyordum.
Ara karneyi alıp ta köye geldiğimde;
Anlamıştım yaşamın
bağımsız bir mücadele gerektirdiğini.
Babam" gittiğin okul pek tekin değil, aman kendine mukayyet ol" diyordu: Ben Babamın sözünü
ancak 3 yıl tutabildim.
Artık Haydar Ağabeyimin okuduğu bütün kitapları, ondan sonra da ben okuyor, katıldığı seminerlere ben de izleyici olarak katılıyordum.
Dünya ya bakışım günden güne şekilleniyordu. Haksızlıklara karşı tahammülüm azaldı ve patladım: Tüm insanlara eşit uzaklıkta olduğu öğretilene isyan etmek, sitemlerimi haykırmak istiyordum. Okuduklarımın da etkisinde kalarak küçük bir şiir karalamıştım.

SENİ GÖKTE DEDİLER.
SELAM VERDİM, ALMADIN.
ÇOK FAZLA ÖVDÜLER.
AMA BEN İNANMADIM.

ÂLEMİ GÖZETİRSİN.
GÖZLÜĞÜN KAÇ NUMARA.
DÜNYA YI YÖNETİRSİN.
KİM OY VERDİ SANA.

ADALETİN GÖSTER Kİ.
EŞİT OLSUN HER KAFA.
YA DOĞRU İDARE ET.
YOKSA HEMEN İSTİFA.


Bir muhbir arkadaş, karalamayı okul idaresine iletmiş, hakkımda soruşturma başlamıştı. Soruşturmanın ötesinde, özel işkence metotları da uygulanıyor, yargısız infaz yapılıyordu.
Bu gün, muhbir arkadaşıma teşekkür borçlu olduğumu düşünüyorum.
Bu şiir ve şiire bağnaz çevrelerin gösterdiği tepki hayatımı değiştirmişti, Eğitimime Tokat’ta devam edemiyordum. Artık parmakla gösterilen belli damgaları olan ünlü biriydim.
Haydar Ağabeyim kıs- kıs gülüyor, bu bizden hızlı çıktı diyordu:
Akıllı ol, insan öğretmenini geçer mi?
Köydeki asilliğin tutarlılığın, dürüstlüğün, haksızlıklara karşı duruşun ilk öğreticisiydi Haydar BEKTAŞ
Bundan sonraki tahsilime Zile Lisesinde devam edecektim.Aramızdaki bağ hiç kopmadı, her geçen gün güçlendi. Düzenli aralıklarla bir araya geliyor birçok sorunun çözüm yollarını araştırıyorduk. Önemli saydığımız ilkeler arasında:
Problem değil,
çözüm üretmek için çaba harcamak. Konuşmak yerine yapmayı denemek.
Çene yerine beyni çalıştırmak.
Özür değil,
proğram sahibi olmak.

AÜ – Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde göreve başladıktan sonra, yurdun çeşitli yörelerinden Ankara’da Yüksek öğrenime başlayan Haydar BEKTAŞ öğrencileri benimle tanışmaya geliyor, oluşturduğumuz dostluk onlarla da, gelişerek yıllar boyu sürüyordu.
Bir ülkede siyasal düşünmekten korkmak, düşünce özgürlüğüne engeller koymak, toplumsal mücadeleyi zorlaştırır. Eğitimde önce siyasal düşünmenin gerekliliği öğretilmelidir. Haydar BEKTAŞ bu alanda köyümüzde büyük küçük herkesin öğretmenidir. Siyasal düşünebilen insan, toplumsal sorunlara çözüm üretmeye yatkındır. Yeni kuşaklara yarını anlatabilmek, teori ve pratikte, bilgi ve beceri kazandırabilmek, dünyaya bakışı yeniden yaratacaktır. Dürüst, erdemli, tutarlı, menfaat ve zor karşısında yalana başvurmayan, bildiği doğruyu, örnek insan olarak, her ortamda, çağdaş ve uyumlu bir uslupla anlatan Haydar Bektaş öğrenciliğini hak ediyor demektir. Çağdaş insan, doğru bilgi sahibi olmadığı konularda konuşmaz, görevini ve mesleğini kötüye kullanmaz, ürettiklerinden başkalarının da yararlanmasını sağlar.
Olayları objektif düşünebilme ve değerlendirme yetisine sahip olanlar,bir ideolojinin veya doktrinin fanatiği olmazlar.çağdaş dünya görüşünü ,insanlığın yararına, her koşulda savunmak gerekir.
Biz geleceğimizi karartanlardan korkmayalım. Eğer örgütlü olabilirsek, onlar bizden korkacaklardır. Ömrünü okumaya yazmaya düşünmeye adamış bir köylünüz arkadaşınız olarak, bunca yıl savunduğum, yaşama ilkelerim gereği arakasında durduğum, demokratik hak ve değerlerin yine savunucusuyum. Uluslar arası politikada ülkenin yetiştirdiği ender insanlardan, yıllarca beraber çalışmaktan onur duyduğum arkadaşım Prof.Dr. Baskın ORAN’ın eserlerini incelemenizi, işaretlerine kulak vermenizi öneriyorum. Ben ve benim gibilerin, yalnızca kendileri için değil, toplumun bütün kesimleri adına savunduğu ortak değerlerin birçoğu, yıllardır bir kesimin lehine tek taraflı işletilmektedir.
Bu konuda yeterince bilgi birikim, deneyim ve tanıklık sahibiyim. Haklarını savunduğumuz kişilerin, örgütsüzlük sonucu kaçıştıklarını, bir ve beraber olamadıklarını hatta saklandıklarını biliyorum.Biz demokrasi anlayışımızı başkalarının davranışlarına göre belirleyemeyiz. Köyümüzün Derneği, sitesi bunun en canlı örneğidir. Biz sadece olması gerekeni yaparız. Bağımsız ve objektif düşünebilmek, dinlenme ve duraklama lüksüne kapılmadan çalışmak gerekir. Geçeceğiniz köprüleri ehil olmayan eller inşa etmiş, yönetim koltuklarını hak etmeyenler işgal etmiş olsalar bile, sürekli üretmeye devam etmek durumundasınız. Ben düşünce olarak, geçmişte savunduğum tezleri bu günde savunuyorum. Ancak; bu güne bakarken geçmişte savunulanlardan kopmadan, günün özelliklerini de göz ardı etmeden yorumlamak gerekir diye düşünüyorum. Ortak uzlaşı zemininde, farklılıklarımızı tanıyarak, karşılıklı hoş görü çerçevesinde, barıştan ve hukukun üstünlüğünden ödün vermeden toplumsal dayanışmayı örgütlü biçimde sürdürmek hepimizin yurtseverlik ödevimizdir. Köyümüze köylümüze, insanımıza toplumumuza yararlı birer fert olarak, sesimiz ve varlığımızı duyuralım.
Şimdilik sözün sonunda Haydar Bektaş ' ın baş harflerinden oluşan acroktij bir şiir denemesiyle bitirelim. Hoşça kalın dostça kalın.

Hayatımda bir ilktin
Arkadaşım, meslektaşım, gardaşım.
Yurtseverliği sen öğrettin.
Davadaşım,fikirdaşım,yoldaşım.
Ağıt yakılmaz sana.
Ruhun yaşayacak yıllarca.

Bütün öğrencilerin sırada.
Emperyalizme karşı savaşta.
Kin gütmedin kimseye.
Tanıdın herkesi bir diye.
Arkanda bıraktığın köylüye.
Şeref verdin sevgiyle.


Rıza ONUR İzmir 01/07/2007